Şebnem Ferah & Polad Bülbüloğlu – Gel Ey Seher
Hep hayal etti. Sıcak, ama yüzünü hafif yalayan bir serinliğin olacağı o günü.
Olmalıydı.
Ama fazla sıcak değil, onun felsefesi buydu. Ne sıcak, ne soğuk. Ne siyah, ne beyaz. O griydi çünkü. Düşündü, hayalinde ki o saati.
Olmalıydı.
Çünkü hayal ettiği buydu. Atmosfer bile aynı olmalıydı. Hayata dair pek bir şey başaramamış olabilirdi. Ama en azından ne istediğinden emindi. Tek başarılı olduğu konu buydu onun.
Olmalıydı.
Uzanmalıydı o şezlonga, ya da şöminenin önünde ki çiftli koltuğa. Sokakta ki banka. Otobüste her zaman oturduğu o koltuğa. Yer mekân önemsiz.
Olmalıydı.
Yorgun değil, dinç. Ruhuna basınç yapan kötülükleri değil. İçinde bulunduğu durumun kritiğini de değil, mutluluğunu düşünmeliydi.
Olmalıydı.
Ama; olmadı.
O günden sonra hava ya sıcaktı, ya soğuk. Bir daha hiç ortası olmadı. Rengi griden siyaha döndü. Karardı. İçinde ki ufacık kırıntı kalmadı.
Olmadı.
Şezlong mu? O artık eski yerinde değil. O da bilmiyor nerede olduğunu. Merak da etmiyor. Şömine ise o evle birlikte çöktü. Paramparça oldu. Ufaldı. Tuzdan farksız şimdi.
Olmadı.
O banka belki hala oturuyor olabilir. Ama olanları unutmamak için. Unutamayacağını bile bile. Aslında tüm amaç kendisine acı çektirmek.
Evet, belki olmalıydı. Ona göre kesinlikle olmalıydı.
Ama ‘olmadı’ işte.